"İlahi! kuvvetimin zaafa uğradığını, pek çaresiz kaldığımı yalnız sana şikâyet ediyorum. Ey merhameti bol olan Rabbim! herkesin hor görüp de dalına bindiği çaresizlerin Rabbi sensin. İlahi! huysuz ve yüzsüz bir düşman eline beni bırakmayacak kadar kerimsin. Hayatımın dizginlerini eline verdiğin akrabadan bir dosta muhtaç etmeyecek kadar beni esirgersin. İlahi! gazaba uğramayayım da çektiğim mihnetlere, belalara, musibetlere aldırmam. Fakat senin af ve mağfiretin,...
"Ey Rabbimiz! Bize katından bir rahmet bahşet ve içinde bulunduğumuz şartlar ne olursa olsun bizi doğruluk bilinciyle donat!" (18/10)
Tarihin çöplüğüne bakıldığında ister bireysel (krallık gibi), ister grupsal-oligarşik (Mekke Aristokratlığı gibi) olsun histelerini cebri veya ideolojik kılıflara büründürerek dayatma yoluna gidenlerin sonu hüsran öyküleri ile doludur. Eskilerin mesellerinden bir bölümü kutsal kitaplarda anlatılmaktadır. Bunların biride "Mağara Arkadaşları" veya kitabi tabirle Ashab-ı Kehf’in öyküsüdür....
"Kalbi sökülmüş bir çağın"; Aklı, hisse senetleri, borsa spekülasyonları, döviz pariteleri, repo faizleri, devlet tahvilleri ve beyaz camın renkli görüntüleri abrasında gidip gelen bir zamanın ortasında buluverdik kendimizi. Üstümüzdeki jeopolitik, stratejik, reel politik hesapların, koyu soysuzluğuna karşı verilebilecek soylu bir yanıttır belki bizden beklenen. İçimizde her daim devingen bir çırpınıştır dayatmaya, oportinizme, kaypaklığa ve ihanete karşı duruşumuzda, sığındığımız kadim işaret; "Yüreği ile...
Her yanı düşmanlarla çevrili bir ülkenin "adam edilmesi gereken insanları" olmuşuz yetmiş beş yıl boyunca. Ağdalı ve sonu gelmez nutuklar asılmış boynumuza bize rağmen biz için. Şaşalı törenlerle kullanılmasına özen gösterilen Cumhuriyetin 75 yılında neler görmüşüz neler. Padişaha kul tebaa olmaktan, oligarşiye köle vatandaş olmaya kadar geçen süreçte bir türlü "sarı benizli-mavi kanlı" efendi taslaklarına yaranamadık. Kırklı yıllarda jandarma dipçiğinden, altmışlı yıllarda...
Bünyesinde sağlıklı bir dönüşümü beceremeyenler kendilerini düşmana karşı konumlandırma mantığı ile oluşturduğu stratejiler vasıtasıyla ayakta kalmaya çalışmaktadır. Bu üçüncü dünyaya ait tipik diktatoryal...
Yüzümüzü baharın tazeliğine döndürmüyoruz çünkü içimizde her hale tetik bekleyen kıpır kıpır bir yüreğin varlığına duyduğumuz sarsılmaz bir umut var. Hissettikçe üzerimizde...
Siyasal ve iktisadi araçları ellerinde bulunduran da bir çevrenin yıllar boyu edinegeldikleri alışkanlıklarını ne pahasına olursa olsun sürdürme inadıyla karşı karşıya bugün ülkemiz....
Ülkemize üçüncü dünya ülkelerinin dikta rejimleri arasında "mümtaz" bir rol biçen güç odaklarının belki de en zayıf yönleri "düşman" olmadan var olmayı...
Sözün popüler kaypaklığa dönüştürüldüğü, kavramların ve anlamların ihanete uğradığı, kurgusu sahte ve sanal süreçlerle oluşturulmuş bir hayatı yaşamak, yazının getirdiği dingin ve...
"Günümüz dünyasının dayattığı değerler sisteminin anlam dünyamızdaki karşılığı nedir?” sorusunun üzerinde düşünmemiz gerekmektedir. Siyasal yapısında derin refleksler taşıyan, tarihin getirdiği hegemonik yönetme...
Yüreklerimizden sevda katarları geçer ve biz geceye bakarak umutsuzluğa düşmeyiz. İyi insanların iyi binitlerle gözden kaybolduğu puslu bir dünyanın ortasında bulunuverdiğimizde, kendimizi yapayalnız...
Ritim bozuluyor, evreni, ilahi bir emanet olarak insan merkezli evreni kuşatan harmoni, kaotik saldırganların boy hedefi haline geliyor. Yaşama dair ne varsa...
Bu ülkenin gerçeğisiniz siz. Geçtiğiniz yerler bahar solur. Düştüğünüz yerde yangın söner. Felaketin keskin süvarileri önünüzde mum olur erir, nefes bile alamazlar....
Küçüklerin gözlerinden öperiz.
Selam ederiz büyüklere... Dağlarına taşlarına kurban oluruz bu ülkenin. Kurban oluruz Yaratanına. Sevdasına büründüğümüzde gör ki ne aydınlıktır yüreğimiz. Umudumuz tükenir sanılır...
Aceleye gerek yok. Tarih paniğe prim vermez. Biliyoruz gelecek bize bir şey getirmeyecek. Ne varsa ona dair, bizim yapıp ettiklerimizle buluşacak. Öyleyse...