Bu ülkenin gerçeğisiniz siz. Geçtiğiniz yerler bahar solur. Düştüğünüz yerde yangın söner. Felaketin keskin süvarileri önünüzde mum olur erir, nefes bile alamazlar. Usanmazsınız çünkü yürek işçisisiniz çünkü yeni bir dünyanın harcında masumiyet kokan gözyaşlarınız var. Anlamaz sizi beyni verili bir duyuşla örülü kalpazanlar. Çünkü muhteşem bir oyunbozansınız. Varlığınızla zamanın pususuna verilecek en sahici cevapsınız ve tarihe düşülecek kayıttır düşleriniz. Bırakın engerek, harabeler önünde can çekişsin, sizin yürüyecek nice yolunuz var geleceğe söyleyecek sözleriniz…

    Mihengine ateş düşmüş bir yürekten başkası değildir en güzel yargılayacak zamanı. Binlerce çift göz bir ülkeyi tarıyor bakışlarıyla, bir ülke; bu ülke bizim sevdamızdır, harmanımız, yarınımızdır. Ve her birimizin tutuşturacağı sıcak bir kalple nefes nefese paylaşacağız özgürlüğü. Varsın cinnet bezirganları solusun üstümüze, kin kussun. Gökyüzüne dokunduk bir kere, orada işte kara bulutun ardından gözüken renk şelalesi üzerimize ağıyor ve yüzümüz aydınlanıyor, öyleyse haydi firar edin, ihanetin, umutsuzluğun, buyurganlığın köhnemiş zindanından. Bin kez de olsa vurulun ve düşün gökkuşağının koynuna. Birbirinizin rahmetisiniz siz, haydi merhametiniz yaş olup dökülsün gözlerinizden, sokulun ve sığının birbirinize. Çünkü bu ülkenin gerçeği sizsiniz.

     Bakın ve iğrenin neler oluyor bu toprakların üzerinde. Bakın yoksul insanlardan çalınan emek kimin gırtlağını yangın yerine çevirecek? Görün, alçaklığı ki yalnızca inandığı ve düşündüğü için yalnızca yüreği olduğu için sürgüne mecbur edilenler bir onur abidesi gibi yükselirken; nefret şatolarının palyaçoları kustukları zehrin içinde boğuluyor. Elbette ki Allah günlerini üzerimizde döndürüp dolaştırıyor ve elbette ki kimliğinden, kişiliğin¬ den ve asaletinden taviz vermeyenler olacak kutlu emaneti sürdürenler… Çatlamış bu topraklara rahmet, kimlerin avuçlarından düşer; tüm değerleri satılık olan şu yapay ve sanal kâbus hangi gerçeğin önünde eriyip biter? Bunun farkındasınız, çünkü bu ülkenin tek gerçeği sizsiniz.

Saygıdeğer Okur!
Dostluğunuzun sıcaklığı, elimizi avuçlarınızda hissetmemiz, gör(e)mesek de gözlerinizin ışıltısıdır yolcuya hayat veren. Gönüldaş olup özlenmek isteğimiz için kırkbeş günde bir çıktığımızı bilmelisiniz. Bir sevgiliye gönderir gibi küçük bir sitem iletelim.

Son dönemlerde mektuplarınız azaldı. Sebebi ise daha çok e-posta yoluyla bize ulaşmayı tercih etmeniz. Evet ürünlerinizi bu yolla (dosya halinde) gönderin ancak gönülden kaleme ve oradan kâğıda damlayan güzelliğinizi hissetmek istiyoruz biz. Ve bunun içinde sizlerden mektup bekliyoruz. Haydi tekrar edin; “Kaleme ve yazdıklarına selam olsun!”

Selam yüreklerinize olsun!

Önceki İçerikSeyir Defteri: Söz 16
Sonraki İçerikSeyir Defteri: Söz 14