“İlahi! kuvvetimin zaafa uğradığını, pek çaresiz kaldığımı yalnız sana şikâyet ediyorum. Ey merhameti bol olan Rabbim! herkesin hor görüp de dalına bindiği çaresizlerin Rabbi sensin. İlahi! huysuz ve yüzsüz bir düşman eline beni bırakmayacak kadar kerimsin. Hayatımın dizginlerini eline verdiğin akrabadan bir dosta muhtaç etmeyecek kadar beni esirgersin. İlahi! gazaba uğramayayım da çektiğim mihnetlere, belalara, musibetlere aldırmam. Fakat senin af ve mağfiretin, bana bunları göstermeyecek kadar geniştir, ilahi! gazabına uğramaktan hoşnutsuzluğuna çatmaktan senin o karanlıkları aydınlatan nuruna sığınırım. Dünya ve ahiret yolunu aydınlatan sensin. İlahi! sen razı oluncaya kadar atfımı diliyorum. Senden başka güçlü ve kuvvetli yoktur.”

     O, insanların en güzeli idi. O, ancak Rabbinden indirileni söyledi. Karanlığın sahipleri O’na ve Onun gibilere tarih boyunca hep aynı tepkiyi gösterdiler; “yalancı, büyücü, sihirbaz, deli, mecnun, meczup, sapıtmış, küstah, çarpılmış vs.” konuşturmadılar, konuşluysa da dinlemediler. Dinledilerse de alaya aldılar. Vazgeçmedilerse tehdit ettiler, tehdit işe yaramadıysa işkenceye tabi tuttular, işkence ile susturamadılarsa öldürmeye çalıştılar ve hatta dostlarını şehit ettiler de. O ve inananları Allah’a verdikleri sözden geri dönmediler. Hiçbir zaman ve zeminde dönmeyecekler de.

    O’nun davet için gidip de taşlanarak çıkarıldığı Taif şehrinden dönüşünde ve yol kenarında yaptığı duayı yüreklerimize yazıyoruz.

      Her inanış bir anlamlar dünyası örgüsüne ulaştırır insanı. Yine inanmak, iddia sahibi olmayı getirir beraberinde. Anlam dünyalarını insanlarla paylaşmak ve topluma ses vermek, dahası karşılık görmek, hayatın tekdüzeliğine bir işaret koymak demektir. Anlamanın erdemine ulaşmak için önümüzde kadim bir işaret var; “Onlar, sözü dinlerler ve en güzeline bağlanırlar.”

    Müslümanlar için bağlanma noktası tevhid’dir. Eğer tevhid, kişiliğinizi ve kimliğinizi anlamlandırıyorsa önünüzde sonsuza açılan bir kapı var demektir. Bu kapı, özgürlük, adalet ve sevginin dünyasını sunar size, işte yol tam da buradan başlamaktadır. Yani yüreğinizden

      Aklın egemenliğinde ve hakemliğindeki insan ilişkilerinin zamanı ne hale getirdiğini belki de en iyi yüreğinin sesini dinleyenler bilebilir. Çizgisinden sapmış ve çelinmiş bir zihnin merhamet, şefkat ve erdemliliğe tahammülü dahi yoktur. Sanal ve yapay olgular dünyasında varlıkların en şereflisi yüceliğine erişebilecek varlıklar nasıl da illizyonik yaratıklar haline getirilebilir? Anlaşılmaz, eğer sonsuzluk nehrinden yudumlanmamışsa. İdeolojilerin karmaşasından inancın ritmine ulaşabilmek için, söz dinlenir ve en güzeline uyulur: “(İnsanları) Allah’a çağıran salih/doğru ve adil davranışlarda bulunan ve ‘şüphesiz ben, Allah’a teslim olanlardanım ‘diyenden daha güzel sözlü kim vardır!” (41/33)

      Ülkemizin çetin geçecek bir kış mevsimi içerisinde olduğunu bildiriyor haber bültenleri. Soğuk ve karanlık aynı anda çöküyor üzerimize. Uzun bir zamandan beri bu toprakların üzerinde yaşayanların kanlarını donduracak derecede olaylar meydana gelmekte. Onlarca yıl halkın kaderinde tek belirleyici güç oldukları vehmine kapılan egemenler, çıkar hesaplarının bozulması endişesine kapılarak baskı ve tehditlerini yoğunlaştırıyorlar. Cemil MERİÇ’in değişiyle “düşüncenin kuduz köpek gibi kovalandığı” menzillerden geçmekteyiz. İnsanlar dini kimliklerinden “ben müslümanlardanım” dediklerinden dolayı aşağılanıyor ve zülme maruz bırakılıyor. Adeta bir firavun gölgesi dolaşıyor laiklik adına. Karanlık bir ses “biz izin vermeden mi iman ediyorsunuz?” uğultusuyla müminlerin kalplerine korku salmaya çalışmakta. Kurdukları örümcek ağına benzer tuzaklarla, inançlı kesim kısır ve zifiri bir kuşatmanın altında zaptedilmeye uğraşılıyor.

“Allah’ın mesajlarını hiçbir delilleri olmadan sorgulayanlara gelince; onların içinde hiç bir zaman tatmin edemeyecekleri küstahça bir kendini beğenmişlikten başka bir şey yoktur. Öyleyse sen Allah’a sığın; çünkü her şeyi işiten ve gören O’dur.” (40/55-56)

Saygıdeğer Okur!
Elinde tuttuğun bu dergi özgürlük, adalet ve erdemli bir toplum oluşturmak gayretliliğine mütevazi bir katkı olsun amacıyla yayınlanmaktadır. Kâbus ve vehim tacirlerine karşı onurdan ve vakardan yana saf tutmuş herkes için bir platform olma uğraşısında olacağız. İnanıyoruz ki geleceği ‘iki kardeşlik dünyası’ oluşturacaktır; Dinde ve yaradılışta kardeşlik. Bu bağlamda yapılacak her türlü samimi ve içten katkıya açığız. Şafağın bereketi, karanlığın rahminde saklıdır. Vesselam.

Önceki İçerikSeyir Defteri: Söz 3
Sonraki İçerikİstikamet : 02