Rahatsız etmiyorsa nedir ki söz? Hikmetin, hakikatin ve bilincin üstündeki perdeyi aralayamıyorsa nedir ki söz? Dünyayı, bilimi, kültürü ve varlığı saptırılmış anlamlarından arındırarak ilahi hikmet çerçevesinde yeniden tanımlayamıyorsa nedir ki söz? Kökeninde Allah’a karşı başkaldırıyla yeryüzünü ifsada uğratmayı yol edinmiş ve hayatı tehdit eden modern illüzyonları fark Bitirmiyorsa nedir ki söz? Aşka, öfkeye ve inanca kapı aralamıyorsa
nedir ki söz? Omurgasızlaştırma politikalarına ve kirletilmiş bilgiyle bilinci deforme etmeye dönük çabalara dikkat çekmiyorsa nedir ki söz? Enformatik faşizmin kustuğu albenili yaşam
formunun içeriksizleştirdiği / (Dr. Ali Şeriati’nin deyişiyle) eşekleştirdiği bir nesne olmanın ötesini gösteremiyorsa nedir ki söz? Evet benim talip olduğum yaşam biçimim, bu yaşam biçiminin en somut örneği Müslümanlığım dermeye yani; milyonlarca ötekinin kanını emerek saltanat sürmeye, yüz binlercesini köleleştirerek dünyalık yığmaya, dinini karşılaştığı ilk dünya kuruntusuna göre evirip çevirmeye manidir diyemiyorsa nedir ki söz? Duruşumuzu, oluşumuzu, algımızı ve ruhumuzu özgürleştiremiyorsa nedir ki söz? İbrahim’in dilinden dökülüp en büyük putun boğazına dolanmıyorsa, Musa’nın asası olup firavun hilelerini deşifre etmiyorsa ya da Fırat kenarında ağabeyinin kanı henüz kurumamışken, Yezid’in sarayındaki küstah bakışlara Zeyneb’in dili olmuyorsa nedir ki söz?

Hayatın her alanına yaydan sefalet, insanı pragmatik nesneye dönüştüren yozlaşma, direncimizi kırmaya yeltenen modern bağnazlığa karşı harekete geçmiyorsa nedir ki söz? Her tür putlaştırmaya, tüm aşağılaştırıcı siyasi ve ekonomik düzenlere, sahte tanrı pozundaki obje, fetiş ve sembollere meydan okumuyorsa nedir ki söz? Tarihin düz bir çizgi olarak ilkellikten modernliğe doğru akmakta olduğu yalanım propaganda ederek, gençlerimize üçüncü sınıf insan efsununu yutturmaya çalışan soysuzlaştırmayı deşifre etmiyorsa nedir söz? Bize korku de umut arasında onurlu ve soylu bir duruş kazandırmayacaksa nedir ki söz? Ulaştığı insanı cehaletten, esaretten, kin ve nefretten alıkoymuyorsa nedir ki söz? Dünyayı yeniden kurmayı ve her şeyi paraya tahvil etmeyi ilke edinmiş kapitalizm denen insanlık dışı mekanizmanın ülkemizdeki yeni gözdesi neo-muhafazakarlığın kurmaya çalıştığı Emevi Sultasına direnemiyorsa nedir ki söz? İnsanlığın gözünü boyayarak sürüleştirmeye çalışan sirk ve kablo medeniyetini ifşa etmiyorsa nedir ki söz? Nedir ki söz; rahatsız etmiyorsa!

” TUTUNDUĞUN DALI BIRAK! “
Dağın kenarında yürüyen adam birden sendeledi ve yanı başındaki uçurumdan düşmeye başladı. Düşerken tan havliyle kenarda sarkmakta olan yarı kurumuş dal parçasına tutunmayı başardı. Ancak bu kökleri çürümeye durmuş bitkinin adamı uzun süre taşıyamayacağı ayandı. Adam dal parçasının çatırtılarının kıvamında bir sesle bağırmaya, yardım istemeye, yalvarmaya başladı. Ses dağlarda yankılandı, adama ulaştığında bitkin ve umutsuz bir haldeydi. Son çare olsun için hayatı boyunca aklından geçirmediği, beynine çivi gibi çakıldı. “Tanrım” dedi. “Tanrım bana yardım et, yalvarırım bana yardım et. Yalnız sana güveniyorum Tanrım, bana yardım et!” Öylesine içten ve öylesine arınmış ve çıplak bir yakarıştı ki bu, yukarılardan karşılık gördü; “Sen, insanoğlu!” dedi Ses. Buraya düşmeden önce, önceden de önce, hayatının tüm öncelerinde beni tanımazdın. Benden yüz çevirmiş olarak kibirle hayatını benden sakınırdın. Bir Tanrıtanımaz olarak bu düştüğün durumda sana nasıl yardım etsin yok dediğin şey” dedi. Adamın gözleri irileşti, yüzü karardı lâkin yine de yalvarmayı sürdürdü; “Evet Tanrım tüm dediklerin doğru seni tanımazdım, bunu kibirle ilan ederdim. Ama şimdi anladım Tanrım! Her şeyi anladım. Lütfen Tanrım bana yardım et! Yalnız sana güveniyorum Tanrım! Düşmek üzereyim yalnız sana güveniyorum!”
Ses şöyle dedi; ” TUTUNDUĞUN DALI BIRAK! “

Önceki İçerikBeyaz İnsan İşgal Ediyor
Sonraki İçerikKadife Eldiven