Etfal’ul hicâre için…(Taş Çocukları) YAZAR | NEVZAT ONMUŞ

Bana taş atmayı öğret çocuk. Sapan yapmayı, yahûd! yahûd! bağırmayı, atınca vurmayı, vurunca naralar atmayı öğret. Taşı öğret bana çocuk. Bir yahudun alnına okutmayı bir taşı ve infilak etmeyi yüreğinde. Hayatı ıskalayan, aşkı ıskalayan, ölümü ıskalayan yanlarıma öğret bunu. Aşkı, ölümü ve ötesini ve berisini anlat. Kapına geldim, diz çöktüm taşının önünde, bağdaşını kur Mescid-i Aksa avlusuna ve öğret bana; danseder gibi direnmeyi ve bir kabus gibi çöreklenmeyi düşlerine nefretin. Gülümseyen bir yüzle nasıl ölünür, ölünce nasıl sahiden ölünmez anlat. Hangi masal, hangi anka, hangi dağ, hangi cüce ve ejderha ve oyuncak ve soytarı kime tekabül eder bu lanet çağda; öğret!Bana dik durmayı öğret çocuk. Ulubatlı’yı, Ömer’i, Ali’yi, Ebû Zer’i, Eyyûb Selahattin’i ve İmam’ı ve Sultan Hamit’i anlat. Sancak tutmayı, meydan okuyuşu, buluğa ermeden henüz ölmeyi, ‘ hayber hayber ya yahud!’ bunu öğret bana.Hüznün kulesi oldu yüreğimiz çocuk; ‘gözlerimin gemileri/ kuş istiyor’, hüznün kuşları Ebabil olmak… Lakin çocuk, “taş taş değil bağrındır taş senin / nereni nasıl yaksın söyle bu ateş senin” diyor şair, bana ateşi öğret.

Kahpe bir kurşun değince kanadına, adi bir kurşun yüreğine, Mescid-i Aksâ’da, El Halil’de ölen ben oluyorum hep Sen Hazreti Ali cenklerinden çıkmışcasına özgür… attığın her taş önce yüreğime değiyor çocuk. Yüreğimin siyon tarafı kan içinde, kıpır kıpır Kudüs her yanım.Bana aşkı öğret çocuk; Kudüs Aşkı’nı.”Kalbimiz dediğin nedir ki/ aşk var aşk yok” ve bir ok bir kuşun ancak yüreğine değer bunu bildim. Bana uçmayı, bana sağnak sağnak yağmayı öğret, zulmün üstüne.Ağlamayı terkettim çocuk, bana gülmeyi öğret. Dediydi kelli felli hocaefendiler:”Gözyaşı dünyanın en güçlü silahıdır”.Nietzsche haklıymış çocuk, Wagner’in bize sunduğu kemikte et yokmuş, neyse o olmalıymış insan, ben bildim. Şimdi onlar nerede..!Sana mürid olmak makamındayım çocuk. Beni al, beni öğüt, bana düş kurmayı bana Endülüs’ü, bana Gırnata’yı, bana üç kıtada at oynatmayı öğret; sahici yıldızları bir de… Bir düş görüyorum bu sıralar çocuk. Bir çift şirin adam düşlerimde, bir de Sen. Nurettin Şirin ‘Onyedi taş’ la yanında hep, her biri isabet alan yahûd’un suratında, onyedi taş. Mustafa Ruhi Şirin yarasını sarıyor bir Ebabil’in sahici gözyaşlarıyla ve el sallıyor bir Ebabil yükselirken mirac’a.Beni de kavgana kabul et çocuk, beni de dansına kabul et.‘Hayber hayber ya yahûd..!’

Önceki İçerikSay Ki Bu Adam Gidiyor…!
Sonraki İçerikHüzündür Yakamızda İyi Duran