GÖZ AYDINLIĞIMIZ ANLATIYOR
“Uhud’da karşılaştığından daha şiddetli bir günle karşılaştın mı?” diye sorunca Hz Muhammed Taif gününü hatırladı. O yıl kendisinin koruyucusu amcası Ebu Talib’in de ölüm yılıydı. Bundan sonra kendisine yoğun baskılar gelecekti. Tebliğini ve davetini devam ettirebileceği ve kendisine yardım edileceğini umduğu yeni arayışlara girmişti. Bu amaçla Mekke’ye yakın bir yerleşim yeri olan Taif’e gitmeye karar verdi. Zeyd b. Harise ile yola koyuldu. Taif’e varınca bu şehrin büyükleriyle İslam’ı tebliğ etmek ve onları İslam’a davet etmek için bir araya geldi. Ancak onlar daveti reddettiler. Bununla da kalmayarak şehrin alt tabakasında bulunan kimselere Hz. Peygamber’i taşlatacak kadar da ileri gittiler. Resulullah burada tebliğini devam ettirmeyi ümit ederken, onun daveti kabul edilmedi, bununla yetinilmeyerek bir de halkın aşağı kesimine taşlatılarak hor ve hakir görüldü ve alay edildi. Bu olaydan sonra Resulullah yaralandı. Sığınacak bir yer aradı ve sonunda Utbe ve Şeybe adında iki kardeşe ait olan bir üzüm bahçesine sığındı. Burada şöyle bir dua yaptı:
“Allah’ım güçsüzlüğümü ve çaresizliğimi, insanlar nazarında düştüğüm hor ve hakir durumumu sana arz ve şikayet ediyorum.
Ey merhametlilerin en merhametlisi! Sen zor ve sıkıntılı durumlarda olanların, zulüm altında zayıf düşürülmüş olanların Rabbi’sin. Benim de rabbim ancak Sen’sin. Beni kimlerin eline bırakıyorsun? Sen beni zalim bir düşmanın eline düşürmeyecek, onları bana hüküm geçirtecek bir konuma getirmeyeceksin.
Ey Rabbim! Benim üzerime çöken bu musibet ve eziyetler, eğer senin bana karşı bir kızgınlığından ve öfkenden dolayı değilse; çektiğim bu sıkıntıya hiç aldırış etmem ve hepsine tahammül ederim. Yine de senden bana gelecek bir sığınmaya çok ihtiyacım var. Hem bu dünyada hem de ahirette, senin o karanlıkları aydınlığa çevirerek nuruna sığınıyorum.
Ey Rabbim! Sen hoşnut oluncaya kadar senden af diler, tevbe ve istiğfarda bulunurum. Biliyorum ki; güç ve kuvvet ancak sendedir.”

Önceki İçerikİstikamet : 98
Sonraki İçerikİstikamet : 100