OLMAK HAREKETİ
Âlem, üç şeyin mecmuundan ibarettir: Varlık, düşünce ve hareket. Bunların hepsini kendinde toplayan insan, üç şeyin peşinde olmak için yaratılmıştır: Hakikatın, hayrın ve güzelliğin.
İnsan ruhunda bu üç şeye götüren üç yeti vardır: Zeka, duygu ve irade.
Zeka üç yerde kullanılır: Kazanmada, hilede, ilimde.
Duygunun üç dünyası vardır: Sanat, rüya ve sevda.
İrade, üç âleme sığınma kudretidir: Hemcinsine, kendi samimiyetine ve Allah’a.
Bu üç yetinin birlikte ve ahenkli olarak barındığı kalp, üç şeyin mahfazasıdır: Aşkın, ümidin ve imanın.
Üç şeyi sevmeyen ruh, ölü odaları gibi karanlıktır: Çocuğu, tabiatı ve zalimle kavîden başkasına itaati.
Üç kişiye acıyınız: Zenginlikten sonra fakir düşene, şerefli iken zelîl olana, cahiller arasında kalan âlime.
Üç nesneden her yerde kaçmalıyız: Yersiz şiddetten, açlık bırakmayan tatminden, kendimize çevrilmeyen tehditten.
Üç kişiden korkunuz: Merhametsizden, müraîden, mürtekipten.
Üç musibetten uzaklaşınız: Zulümden, zelzeleden, ‘bilirim’ iddiasında olan cahilden.
Üç kişiye el uzatınız: Hastaya, garibe, muhitinde anlaşılmayan bedbahta (bu yüzden kalabalığın arasında yalnız yaşayana.)
Üç türlü davranış kaba ve sahtedir: Kendini belli eden sanat, nümayişçi ahlak, kendine güvenen dindarlık.
Üç şey saadetin sırrıdır: Tevazu, kanaat ve ölümün eşiğinde sık sık dinlenme zevki.
Dünya üç şeyle Cennet olur: Elden, dilden ve gönülden vermekle; Allah’ın kullarını ta’n etmeyip affetmekle; zalime zulmetmeyip hidayet yolunu göstermekle.
Üç kişi karanlıkta kalmıştır: Aşkından çok talâkatını kullanan, imanını iddia yapan, aklın meyvasından lezzet almayan.
Üç hâkimin hükmünde hata aranmaz: Kalbin, kaderin, ölümün.
Üç yerde insan kendini tanır: Tövbede, zalimin kahrı altında, son nefesinde.
Hayatın manası üç yerde hakkıyla anlaşılır: Aşk ile birleşen ümidde, vecd ile yapılan ibadette, yeri yurdu unutturan seyahatte.
Gözyaşının üç yerde lezzetine doyulmaz: Vuslatta, mağfirette, merhamette.
Üç yerde insan Allah ile sohbettedir: Kalabalıktan incinmeyen yalnızlıkta, bir ümidsizin yüzünü ümidle güldürdüğü yerde, zalimin zulmü kendinden şükür taşırdığı anda.
İnsanlar içinde kendini bilenler şu üç kişidir: Rüzgârı bile
incitmeyenler, kendi adlarını söylemekten utananlar,
Allah’ın emaneti olan insanlara katı katı gözlerle
bakmayanlar.
Üç türlü insan Allah’tan uzaktır: Rahatlarını hesaplayarak hizmetten kaçanlar (hizmet ehli olmayanlar), duygulu olduklarını ileri sürüp de sefalet sahnelerinden uzak duranlar, sefil ruhlarda feyz arayanlar.
Üç türlü insan Allah’ı göreceğinden müjdelenmiştir: Saf kalpler, gecenin karanlığında güneşi bulanlar, ölümü, hayatta iken, bütün hareketleriyle birleştirmiş olanlar.
Üç şeyin hududunda durmasını bilmelidir: İsteklerin, aklın, hayatın.
Üç şeyden ayrılınca diğer üç şeye geçmede acele etmelidir: İnsanlardan ayrılınca ibadete, hareketten çıkınca huzura, dünyaya vedalaşınca uhraya.
*Nureddin Topçu

Önceki İçerikİSTİKAMET | SAYI 93
Sonraki İçerikİSTİKAMET | SAYI 95