VAADİN ON GÜNÜ

14

1. GÜN
Günlerdir þekilden þekle giren ellerimi seyrediyorum. Ýlk kez ‘ses’i hissettiðimde de böyle garip olmuþtum. Nasýl da korkutucuydu. Sanki uzaklardan çoðalarak gelen bir çýðlýk  annemin karnýna çarptý. Bulunduðum sývý sarsýldý, içim titredi. ‘Dünya nasýl bir þey böyle!’ diye baðýracaktým. Yutkundum, içim týrmalandý, öylesine kalakaldým. Ayaklarýmý çekiþtiren bir þey var. Korkmalý mýyým? Vadedilmiþ son bu olmalý. Allah’ým beni býrakma, nereye götürülüyorum? Allah’ým beni býrakma!
Dünya böyle bir yer mi? Ne varsa  ters yüz görünüyor. Ýlk kez karþýlaþtýðým bir þey bu, genzim yanýyor. Feryat figan içerisindeyim. En ilginci de ne biliyor musunuz; duyduðum sesi kendim de çýkarabiliyorum. Ceninden bebek rütbesine yükselmek böyle oluyormuþ demek. Þükrediyorum.

2. GÜN
Annemin yaný baþýna yatýrýldýðýmdan beri durumumda bir deðiþiklik yok. Aðlamak denilen en özgür eylemimi kullanýyorum. Þunu öðrendim ki bana her þey serbest. Herkes emrime amade. Ama ne kadar baðýrsam da dýþardan gelen korkunç gürültüleri bastýramýyorum.  Annem imdadýma yetiþiyor. Yumuþacýk tenine sokulduðumda dünyalar benim oluyor. Ne güzel ve emin sýðýnaðýmsýn sen anne. Bir o kadar da gaddar! Her aðlayýþýmda aðzýmý týkýyor ve gülmeye baþlýyor. Bu aðzýmdaki yumuþacýk þeyi emdikçe içim serinliyor. Yüreðimin týkýrtýsýný hissediyorum. Ne varsa uçup gidiyor ve kendimi sonsuz bir boþluða býrakýyorum.

3. GÜN
Her yer toz duman içerisinde. Üstünde yaþananlar yüzünden benzi sararmýþ topraklar  bir yudum merhamet aþkýna paramparça… Lanet, pervasýz bir hýrsla abandýðý her yeryüzü parçasýný yutmaya hazýrlanýyor. Karanlýðýn içinde birkaç aydýnlýk yüz, birkaç anlamlý bakýþ þafaðý yeni bir güne hazýrlýyor; ” Haydi Vaad! Göster lanetin kalbine gazabýný Yaradanýn!” Bismillah tutuyor Vaad’ý, bismillah göklere yükseltiyor; ” Selam sana doðmakta olan, yeni bir güne akan, aþka ve adalete adanan…”
Uzanýp düðmesini çevirdiði camda beliren biri heyecanla þunu söylediðinde, babamýn bütün diþlerini saymak mümkün olmuþtu; ” Vaad, laneti, insanoðluna ihanet ederken suçüstü vurdu!” Koþup yanýma geldiðini hatýrlýyorum babamýn. Yüzünü yüzüme sürdüðünde tenime batan dikenlerin acýsýndan çýðlýðý basmýþtým. Her tarafýmý öptü ve anneme dönerek þunu dedi; ” Ey kalbimin sükuneti, oðlumun adý Vaad’dýr. Rabbinin yoluna adaktýr!” Heyecandan ýlýk bir sývýnýn ayaklarýma doðru aktýðýný hissetim. Rahatladým.

4. GÜN
Erken uyanayým dedim ama ne göreyim. Herkes  benden önce ayakta. Dönüp sokulduðum annem bile. Bu telaþýn bir anlamý olmalý. En iyisi var gücümle baðýrayým. Yoksa kimsenin benimle ilgileneceði yok. Öyle de yaptým. Koþup gelen annemin baðrýna dokuduðumda kalbinin yerinden çýkacakmýþ gibi olduðunu hissettim. Çýkýp kalbi kalbime dokundu ve ben anladým bugün her gün gibi deðildi.

5. GÜN
Hayatým ilk kez bu kapalý yerden kurtuluyorum. Dýþarý çýkýyorum babamýn omzunda. Baþýmý kaldýrdýðýmda þaþkýnlýðýmdan dilimi yutacaktým. Bu ne büyük, ne güzel boþluk. Ortasýnda tenime huzur veren bir kandil. Ve ben annemin karnýnýn kralý iken, buralarýn noktasý bile deðilim. Bunu bildim. Bu gün ne çok þey öðrendim.

6. GÜN
Sizlere kardeþlerimden bahsedeyim isterseniz. Ama saymakla bitmez, mecalim yetmez. Tamý tamýna sekiz kardeþim var. Gözlerini gözlerime diktiklerinde kendimi emniyette hissediyorum. Annem büyük olanýna tembihliyor benim için ne yapýlacaksa. Parmaðýný uzattýðýnda avuçlarýmýn içine sýkýca aldýðým bir diðeri sevincinden koþup ötekileri de yanýma getirdi. Hepsi birden abandý üzerine. En çok huylandýðým þey bu; öpülmek.
Babamý gördüm kapýdan içeri girerken, yüzünde taze haberlerin hüznü vardý. Sanýrým bir þeyler yolunda gitmiyor. Annem telaþla evin içerisinde dolaþýyor. Bütün ailede müthiþ bir hareketlilik var. Ara sýra dikkat çekmek için çýkardýðým seslere bile aldýrmýyorlar. Ben de küsüyorum ve gökyüzü dedikleri o büyük boþluðu düþünerek uykuya dalýyorum.

7. GÜN
Annem aðlýyor. Bahçenin kapýsýný kapatýrken bir kez daha dönüp evimize bakýyor. Birkaç gündür bu kapýdan çýktýðýmda daha güzel dönmüþtüm. Etrafým þen þakraktý. Ýlk doðduðumda babamýn kulaðýma söylediði sözü tekrarlýyor annem sürekli. Hýçkýrýklarý içimi göçürüyor. Bunlara öðretmiþ olmalarý gerekir;  annenin her davranýþý çocuklarýnýn karakterini oluþtur diye… Ama dinleyen kim? Üstümüzden kocaman karartýlar geçip gidiyor. Baþka zaman olsa kardeþlerim iþaret edip ‘bak kuþ’ diye beni güldürmeye çalýþýrlardý. Kimisi babama kimisi ise birbirlerine sýðýnýyor. Garip bir þeyler olduðunu seziyorum. Gökyüzü neþesini kaybediyor. Gelmekte olan karanlýk annemi korkutuyor.

8. GÜN
Çok yol aldýk. Artýk yol iz biliyorum. Ama yolunda gitmeyen bir þeyleri de duyumsuyorum. Konakladýðýmýz bir aðaç gölgesinde baþka insanlarla konuþuyor sürekli babam. Böylesine sinirli bir babam olduðuna ilk kez þahit oluyorum. Annemi emerken gözlerinin içine düþüyorum adeta. Bana anlat diyorum, haykýrýyorum. Ama O, ‘bebek de huysuzlandý’ diye kocasýna dert yanýyor. Anne bana anlat ki bileyim, derdini seveyim. Dudaklarý aralanýyor bana bakarken. Söz tane tane düþüyor aðzýndan bir anneye yakýþýr gibi; ‘Ah oðlum, muhacir oðlum, gözleri zeytin oðlum…’ Anlýyorum.

9. GÜN
Ne kadar da çok ev var burada. Ne çok insanoðlu. Demek ki diyorum içimden, insan telaþlý bir þey. Yani ben de büyüyünce böyle olacaðým. Çok susadým ama eskisi gibi istediðim kadar su vermiyor annem. Bir pez parçasýndan emmek zorunda kalýyorum suyu. Ýçim kuruyor bazen. Annemi emmesem þuracýkta düþüp kalacaðým. Kocaman bir eve giriyoruz. Büyük ve karanlýk bir ev burasý. Korkuyorum. Kulaklarýmý çýnlatýrcasýna sesler geliyor her taraftan. Annem aðlýyor… Annem bir þeyler mýrýldanýyor içinden. Bütün kardeþlerim etrafýný sarýyor annemin. Hepsi aðlýyor. Þaþkýnlýktan gözlerim fýr dönüyor. Sonunda dayanamayýp ben de basýyorum çýðlýðý. Ardýndan uyku, kapýmý çalýyor ninnice.

10. GÜN
Meleðe ihtiyacým olduðunu kim söyledi ki? Beni anneme teslim ettiklerinde ‘yakýnda görüþeceðiz’ sözünün bir temenni  olduðunu sanmýþtým.
Halimden annemden baþkasý anlamaz! Lütfen beni býrakýn diye baðýrdým sinirlice. Eðer bu bir rüyaysa hemen uyanmak istiyorum. Ve annemin serinliðinde kaybolmak istiyorum.
Annem gibi gülümsedi. Parmaðýyla iþarette etti. Bulutlarý geçtim, daðlarý, ýrmaklarý,  insanlarý, babamý, kardeþlerimi geçtim. Eðildim, uykusundaki annemin saçlarýný okþadým, gözlerini öptüm. Döndüm kollarýnýn arasýna baktým. Orada, orada parçalanmýþ kundaðýnýn içinde bir bebek kýpýrtýsýz yatýyordu.

* Kevkeb El Akli’nin kocasý Muhammed El Halid, Hizbullah’ýn Ýsrail’in saldýrýsý karþýsýndaki direniþini onurlandýrmak amacýyla oðluna ‘Vaad’ ismini verdi. Vaad ve ailesi Ýsrail’in saldýrýsýnda Güney Lübnan’daki sýnýra yakýn Mervahin köyünden Sayda’ya kaçarak bir okula sýðýndýlar. Burada Ýsrail uçaklarýnýn düzenlediði hava saldýrýsýnda 10 günlük bebek Vaad ve annesi  katledildi.

Önceki İçerikKANLI KARA
Sonraki İçerikHASRET, SABIR VE